Disiplin Cezalarına İlişkin Yargı Kararlarının Zamanaşımı Süresine Etkisi

Mali Kılavuz (Tüm Yazıları)

Ayşegül ÖZONUK

Defterdarlık Uzmanı[1]

1. GİRİŞ

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesine istinaden Devlet memurlarına verilen disiplin cezalarına karşı; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Yargı Yolu” başlıklı 125 inci maddesi “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” ve 657 sayılı Kanunun “İtiraz” başlıklı 135 inci maddesinin  “Disiplin cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir.” fıkrası uyarınca yargı yoluna başvurulabileceği hüküm altına alınmış olup, idarelerin kamu hizmetlerini yürütürken yapmış oldukları işlemlerden hak ve menfaatleri ihlal edilenler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre idari yargıya başvurmaktadır.

Yine 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Zamanaşımı” başlıklı 127 nci maddesinin son fıkrasında “Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar.” hükmü bulunmaktadır.

Bu çalışmada, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 127 nci maddesinde düzenlenen zamanaşımı sürelerine uygun olarak verilen disiplin cezalarına karşı yargı yoluna gidilmesi ve 657 sayılı Kanunun 127 nci maddesinde hükmolunan iki yıllık zamanaşımı süresinin ardından yargı mercilerince iptal kararı verilmesi halinde idarenin yeni bir disiplin işlemi tesis etmesinin mümkün olup olmadığı ve bunun şartları değerlendirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Disiplin, Disiplin Cezası, Zamanaşımı, İdari Yargı

2. İLGİLİ KAVRAMLAR VE MEVZUAT

2.1. Disiplin/Disiplin Cezası

Disiplin kelime olarak bir topluluğun yasalarına ve düzenle ilgili yazılı veya yazısız kurallarına titizlik ve özenle uyması durumu, aynı zamanda kişilerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerin bütünü anlamına gelmektedir.[1]

Devlet memurları hakkında disiplin hükümleri ise genel olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda düzenlenmiş olup, söz konusu Kanunun “Devlet Memurlarının Görev ve Sorumlulukları” başlıklı 11 inci maddesinde devlet memurları, kanun ve diğer mevzuatta belirtilen esaslara uymakla ve amirleri tarafından verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü ve görevlerinin iyi ve doğru yürütülmesinden amirlerine karşı sorumlu kılınmışlardır.

Disiplin cezası ise, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 124 üncü maddesinin son fıkrasında kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara eylemin niteliğine ve ağırlığına göre uygulanan idari yaptırımlar olarak tanımlanmıştır. Kamu hizmetlerini yürüten kamu görevlilerinin görev anlayışları, yetki ve sorumlulukları kamu hizmeti ve hizmet gerekleri ile sınırlandırılmış, bu sınırlar dışına çıkanların ise disiplin cezaları ile cezalandırılmaları öngörülmüştür.[2]

2.2. Disiplin Cezalarında Zamanaşımı

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Zamanaşımı” başlıklı 127 nci maddesinde, iki türlü zamanaşımı öngörülmüştür. Bunlardan birincisi soruşturma/kovuşturma zamanaşımı, diğeri ise genel/ceza zamanaşımıdır.

657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinde sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında, bu fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren;

a) Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında bir ay içinde disiplin soruşturmasına,

b) Memurluktan çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin kovuşturmasına,

Başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar.

Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar.

Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında suçun işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren bir ay içinde disiplin soruşturmasına, devlet memurluğundan çıkarma cezasında fiilin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren altı ay içinde disiplin kovuşturmasına başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisinin ortadan kalkması soruşturma/kovuşturma zamanaşımı;

Hangi disiplin cezasını gerektirirse gerektirsin, suçun işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmemesi durumunda disiplin cezası verme yetkisinin ortadan kalması ise ceza zamanaşımıdır.

2.2. Disiplin Cezasına İtiraz, Cezanın Kesinleşmesi ve İdari Yargıya Müracaat

Kendilerine verilen uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarına karşı Devlet memurlarının itiraz mercileri ve itiraz süresi 657 sayılı Kanunun 135 inci maddesinde belirtilmiştir. Söz konusu madde ile disiplin cezası (devlet memurluğundan çıkarma cezası dışında) alan memura, cezayı veren amir veya kurulun üstünde bir kurulun cezayı incelemesini isteme hakkının verildiği ve en nihayetinde idari yargıya başvurulabileceği belirtilmiştir.

2.2.1. İtiraz

İlk olarak uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alan memur idari yoldan disiplin cezasına karşı itiraz edebilir. Disiplin cezası (devlet memurluğundan çıkarma cezası dışında) alan memurun ilgili kurula itiraz süresi, kararın ceza alan memura tebliğ tarihinden itibaren yedi gündür. Bu süre içinde itiraz edilemeyen disiplin cezaları kesinleşir.[3] 30.04.2021 tarihli ve 31470 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Devlet Memurları Disiplin Amirleri Yönetmeliğinin 34 üncü maddesine göre; kesinleşmiş disiplin cezaları, kanuni düzenleme ile yargı kararlarının gerektirdiği durumlar hariç başka bir idari işlemle geri alınamaz, değiştirilemez veya ortadan kaldırılamaz. Yani disiplin cezasının kesinleşmiş olması, idari yargı yoluna başvurmaya engel değildir.

İtirazın kabulü halinde, disiplin amirleri kararı gözden geçirerek verilen cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilirler.

2.2.2. İdari Yargı Yolu

İkinci olarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Yargı Yolu” başlıklı 125 inci maddesi ve 657 sayılı Kanunun “İtiraz” başlıklı 135 inci maddesine göre 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesine istinaden disiplin cezası alan memur, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununa göre cezaya karşı 60 gün içinde idari yargı yoluna başvurabilir. 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinde sayılan bütün cezalar için idari yargı yoluna başvurulabilir.

Devlet memurluğundan çıkarma cezası dışındaki disiplin cezalarına ilişkin idari yargı başvurusu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 33 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına istinaden ilgilinin görevli bulunduğu yer İdare Mahkemesine, devlet memurluğundan çıkarma cezasına ilişkin idari yargı başvurusu kamu görevlisinin son görev yaptığı yer idare mahkemesine yapılır. İdare Mahkemesinin yetkisi, verilen disiplin cezasının hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.

2.3. Disiplin Cezasının İptaline İlişkin Davalarda İdari Yargı Kararlarının Uygulanması

Devlet memurunun, almış olduğu disiplin cezasına karşı açtığı davada, ilgili mahkeme tarafından cezanın iptaline ilişkin karar verilmesi durumunda disiplin cezası ortadan kalkar. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Kararların Sonuçları” başlıklı 28 inci maddesine istinaden idare, kararın tebliğinden itibaren en geç otuz gün içinde gecikmeksizin işlem tesis etmeye mecburdur. Aylıktan kesme cezasında kesilen maaş iade edilir, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasında kademe ilerlemesi işlemleri yapılır, devlet memurluğundan çıkarma cezasında memur tekrar kamu görevine alınır.

Ayrıca memur tarafından, almış olduğu disiplin cezasına karşı açılan davada yargı mercilerince iptal kararı verilmesi ve bu kararın gerekçesinin idareye yeni bir disiplin işlemi tesis etme yetkisi tanıması halinde, yine 2577 sayılı Kanunun 28 inci maddesine istinaden yetkili disiplin amiri veya yetkili kurul en geç otuz gün içinde yeni bir disiplin cezası vermeye veya disiplin cezasını ortadan kaldırmaya, yani yeni bir işlem tesis etmeye mecburdur.

3. Zamanaşımı Müessesesinin Disiplin Hukuku Yönünden Değerlendirilmesi

Disiplin hukuku, kamu hizmetinin etkin, verimli ve sürekli olarak yürütülmesi için kamu görevlilerinin mevzuat ile belirlenmiş tutum ve davranışları sergilemeleri, aksi fiil ve hallerinin cezalandırılması amacıyla önceden belirlenen kurallar bütünüdür.[4] Devlet memurları ile ilgili disiplin işlemleri özel düzenlemeler göz ardı edildiğinde genel olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda düzenlenmiştir. 657 sayılı Kanunun disipline ilişkin düzenlemeleri incelendiğinde, disiplin cezalarının sayıldığı ve bu cezaları gerektiren fiil ve hallerin tek tek sayılmak suretiyle belirlendiği görülür. Kanunda sayılmayan fiil ve haller de disiplin hukukunun kapsamındadır. Kanunda sayılmayan fiil ve hallere kıyas yapılmak suretiyle nitelik ve ağırlıklarına uygun disiplin cezaları verilebilir.

Zamanaşımı açısından Kanundaki düzenlemelere bakıldığında, zamanaşımına ilişkin süreler hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde kesin olarak belirlenmiştir. Bunlar uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında bir ay,  memurluktan çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin soruşturmasına/kovuşturmasına başlama zamanaşımı ve hangi disiplin cezasını gerektirirse gerektirsin, suçun işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmemesi durumunda oluşan iki yıllık genel ceza zamanaşımı süreleridir. 657 sayılı Kanunda zamanaşımı sürelerini kesen veya durduran herhangi bir düzenleme veya başka bir kanuna atıf da bulunmamaktadır.

657 sayılı Kanunda yer alan bu somut düzenlemelere göre zamanaşımı süreleri dolduğunda, memura disiplin cezası verme yetkisi ortadan kalkar. Kanun koyucu bu hususlar dışında başka bir kural öngörmemiş ve memurun sürekli ceza tehdidi altında bırakılmasını önleme fonksiyonu gereği idarece bu süreler içinde disiplin işlemlerini sonuçlandırılmasını amaçlamıştır.

Burada şu sorunun gündeme getirilmesi gerekir; disiplin cezasının iki yıllık zamanaşımı süresi içinde verilmesi ve disiplin cezasının idari yargı mercilerince aynı konuda yeniden işlem tesisini gerektirecek biçimde iptali durumunda, yeniden disiplin cezası tesis edilinceye kadar iki yıllık süre geçerse ne olacaktır.[5]

657 sayılı Kanunun aksine 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 67 nci maddesinde dava zamanaşımı süresinin durması veya kesilmesi, 71 inci maddesinde ise ceza zamanaşımının kesilmesi açık ve kesin olarak belirtilmiştir.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun “Zamanaşımı” başlıklı 53/C maddesinin ilk fıkrasında, soruşturma zamanaşımı süreleri 657 sayılı Kanunda olduğu gibi bir ay ve altı ay olarak düzenlenmiştir. Yine aynı maddenin devamında;

“…Disiplin cezası verilmesini gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezasını gerektiren fiil açısından altı yıl geçmiş ise disiplin cezası verilemez. Bilimsel bir eserin akademik atama ve terfilerde kullanılması ya da kısmen veya tamamen yeniden yayımlanması hâlinde ikinci fıkrada belirtilen zamanaşımı süreleri yeniden işlemeye başlar.

Disiplin cezasının yargı kararıyla iptal edilmesi hâlinde, kararın idareye ulaştığı tarihten itibaren kalan disiplin ceza zamanaşımı süresi içerisinde, zamanaşımı süresinin dolması veya üç aydan daha az süre kalması hâlinde en geç üç ay içerisinde karar gerekçesi dikkate alınarak yeniden disiplin cezası tesis edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun ilgili maddesinde görüleceği üzere, fiilin ağırlık derecesine göre ceza zamanaşımı süresi 657 sayılı Devlet Memurları Kanunundan farklı olarak altı yıl olarak düzenlenmiştir. Ayrıca disiplin cezasının yargı kararıyla iptal edilmesi halinde, kararın idarece ne kadar süre içerisinde uygulanması gerektiği belirtilmiştir.

Tıpkı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda olduğu gibi 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda da zamanaşımını kesen sebepler ve yargı kararlarının zamanaşımı sürelerine etkisi hakkında kanun koyucular tarafından düzenleme yapılmasının faydalı olacağı düşünülmektedir.

3. İdarenin Yargı Kararı Üzerine Yeniden Disiplin İşlemi Tesis Etmesi ve Makul Süre

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28 inci maddesine istinaden idare, kararların icaplarına göre kararın idareye tebliğinden itibaren otuz gün içinde işlem tesis etmeye mecburdur.

Ancak; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 127 nci maddesinde düzenlenen zamanaşımı sürelerine uyularak verilen disiplin cezalarına karşı açılan davalarda, yargı mercilerince iptal kararı verilmesi ve bu kararın idareye yeni bir işlem tesis etme yetkisi tanıması halinde, “makul bir sürede” işlem tesis edilmesi kaydıyla 127 nci maddesindeki zamanaşımı hükümlerinin dikkate alınmayacağına ilişkin Danıştay kararları bulunmaktadır.

Konuyla ilgili olarak incelenmesinde faydalı olacağı düşünülen ve Danıştay kararına[6] yansıyan emsal bir olayda özetle;

Disiplin cezası alan kamu görevlisi davacının, disiplin cezasına konu olan fiili 30.10.2007 tarihinde işlediği,

Bunun üzerine 26.10.2009 tarihinde ceza zamanaşımı süresi dolmadan 657 sayılı Kanunun 125/C-a maddesi uyarınca “1/10 oranında aylıktan kesme cezası” ile tecziye edildiği,

Davacının söz konusu cezanın iptali istemiyle İstanbul 7. İdare Mahkemesinin Esas No:2010/41 sayılı dosyasında açtığı davada dava konusu işlemin iptal edildiği,

İşlemin iptaline ilişkin karar üzerine yargı kararını uygulamak üzere harekete geçen davalı idarenin, davacının kusurlu bulunan fiili nedeniyle 06.10.2010 tarihinde davacıya “Kınama” cezası verdiği,

Bu kez idare tarafından verilen “Kınama” cezasına karşı davacı tarafından İstanbul 6. İdare Mahkemesinin Esas No:2010/2610 sayılı dosyasında dava açıldığı,

İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 31.10.2011 tarihli ve Esas No:2010/2610, Karar No:2011/1596 sayılı kararıyla fiilin işlenme tarihinden yaklaşık üç yıl geçtikten sonra verilen disiplin cezasında (Kınama cezası) 657 sayılı Kanunun 127 nci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen iki yıllık ceza zamanaşımı süresinin geçirilmiş olması nedeniyle hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği,

Bunun üzerine davalı idarenin, İstanbul 6. İdare Mahkemesi kararının hukuk ve usule aykırı olduğu gerekçesiyle temyiz yoluna gittiği,

Temyiz sonucunda verilen Danıştay Onikinci Dairesinin 20.12.2013 tarihli ve Esas No:2012/2857, Karar No:2013/11887 sayılı kararında ise,

“…disiplin cezalarına karşı idari yargıda açılan davalarda verilen iptal kararlarının gerekçesinin, idareye ilgili hakkında başka bir disiplin işlemi tesis etme olanağı tanıması halinde, 2577 sayılı Yasanın 28 inci maddesi uyarınca yargı kararının gereğini yerine getirmekle yükümlü olan idarenin, zaman geçirmeksizin harekete geçerek makul süreler içinde işlem tesis etmeleri gerektiği, buna karşılık yargı kararının gereğini yerine getirirken 657 sayılı Yasanın 127/2 nci maddesi hükmünün ilgilinin sürekli ceza tehdidi altında bırakılmasını önleme fonksiyonu gereği, kararın idarelerine tebliğ edildiği tarihten itibaren her halükarda iki yıl zarfında disiplin işlemlerini sonuçlandırmaları gerektiği açıktır.

Olayda; İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 29.06.2010 tarihli ve Esas No:2010/41, Karar No:2010/1225 sayılı kararının davalı idareye yeni bir disiplin işlemi tesis etme yetkisi tanıdığı ve kararın tebliğ tarihi dosyadan anlaşılamamakla birlikte, karar tarihinden yaklaşık üç ay sonrasında tesis edilen disiplin işleminin makul süre içinde sonuçlandırıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, uyuşmazlığın usul ve esasa ilişkin diğer yönlerden incelenerek karara bağlanması gerekirken, zamanaşımı süresinin geçirildiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir…” hükmü ile temyiz isteminin kabulüne karar verildiği görülmüştür.

Söz konusu karara ve konu ile ilgili benzer başka yargı kararlarına istinaden gündeme getirilmesi gereken başka bir sorun ortaya çıkmaktadır; idarenin idari yargı kararını uygulamasındaki “makul süre” ne kadardır?

Danıştay Onikinci Dairesinin yukarıdaki kararında, yargı kararının idareye tebliğinden itibaren her halükarda iki yıl zarfında disiplin işlemlerinin sonuçlandırılması gerektiği, karar tarihinden yaklaşık üç ay sonrasında tesis edilen disiplin işleminin ise makul bir sürede sonuçlandırıldığı belirtilmiştir. Bu kararda bahsedilen iki yıllık ve üç aylık “makul süre” den herhangi bir mevzuatta bahsedilmekte midir?

Makul süre kavramından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil Yargılanma Hakkı” başlıklı 6 ncı maddesinde bahsedilmekte olup, söz konusu maddeye istinaden makul süre, adaletin etkinliğini ve inanılırlığını zayıflatabilecek gecikmeler olmaksızın, bir ceza veya medeni hukuk ya da idari bir davanın en kısa sürede görülmesini sağlayan bir kavram olarak tanımlanabilir.[7] Yine Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın 19 uncu maddesinin altıncı fıkrasında; “Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır.” hükmü bulunmaktadır. Gerek Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine bakıldığında “makul süre”den kastın genel olarak yargılama süreci olduğu anlaşılmakta olup, tarafların uzun süreli usul gecikmelerine karşı korunması amaçlanmıştır. Yargı kararlarının uygulanmasına ilişkin “makul süre” adı altında mutlak bir süre öngörülmemiştir. Mevzuatta makul süre olarak mutlak bir süre belirtilmemesi, idari yargı kararlarının uygulanmasında idareleri tereddüde düşürdüğü gibi, yapılan işlemlerde de uygulama birliğini bozmaktadır.

4. Değerlendirme

Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle sübjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi, kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme de sahiptirler.[8] Bu nedenle kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından disiplin hukukunda belirlenen kuralların sağlıklı uygulanabilmesi açısından açık ve tartışmaya yer bırakmayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.

Değerlendirmekte olduğumuz konu ile ilgili olarak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 127 nci maddesinde düzenlenen zamanaşımı süreleri, idarenin disiplin suçundan haberdar olmasından ilk defa disiplin cezası verilmesine kadar olan süreçte dikkate alınacak süreler olup, idare tarafından bu sürelere riayet edilerek disiplin cezası verilmesi halinde, idarenin zamanaşımı sürelerine uyma yükümlülüğünü yerine getirdiğinin kabulü gerekmektedir. Bu durumda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 127 nci maddesinde düzenlenen zamanaşımı sürelerine uyularak verilen disiplin cezalarına karşı açılan davalarda, ceza verme yetkisi zamanaşımı süresi olan iki yıl sonrasında yargı mercilerince iptal kararı verilmesi ve bu kararın gerekçesinin idareye yeni bir disiplin işlemi tesis etme yetkisi tanıması halinde, idarenin yeni bir disiplin işlemi tesis etmesi aşamasında söz konusu zamanaşımı sürelerinin öne sürülemeyeceği yargı kararlarında ifade edilmektedir.

Ayrıca 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu gereği, idarenin disiplin cezasına ilişkin yargı mercilerince verilen kararı en geç otuz gün içinde yerine getirmesi mecburidir. Yargı kararının idareye tebliği itibariyle yetkili disiplin amiri veya yetkili disiplin kurulunun ceza zamanaşımı süresini gözetmeksizin en geç otuz gün içinde yeni bir disiplin işlemi tesis etmesi veya disiplin cezasını kaldırması gerekmektedir.

Yine geçmiş yıllarda konu ile ilgili yapılan işlemlere örnek olarak, iki yıllık ceza zamanaşımı sürelerinin ardından verilen disiplin cezaları iptal edilerek yeni bir işlem tesis edilmesine ilişkin yargı kararları üzerine, Maliye Bakanlığı (mülga) Personel Genel Müdürlüğünün 19.06.1997 tarihli görüş yazısında yeni bir işlem tesis edilmesi; 08.01.1999 tarihli görüş yazısında ise ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğraması nedeniyle yeni bir işlem tesis edilmemesi mütalaa edilmiştir.[9]

Verilen örnekten de görüleceği üzere, disiplin cezalarında yeniden işlem tesis edilmesine ilişkin kararlarda uygulama birliğinin sağlanması amacıyla ceza zamanaşımı sürelerinin ardından verilen yargı kararlarının uygulanmasında “makul süre” kavramının netlik kazanması amacıyla kanun koyucular tarafından düzenleme yapılmalı; ayrıca düzenlenecek bu sürenin, fiilin ağırlık derecesine göre ve disiplin işlemi uygulanan ilgilinin sürekli ceza tehdidi altında kalmasını önleyecek, idari yargı kararlarının uygulanmasında tereddüde yer bırakmayacak ve görüş ayrılıkları yaratmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 67 nci ve 71 inci maddesinde olduğu gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda da yargı sürecinin ceza zamanaşımı süresini durdurup durdurmayacağı açık ve kesin olarak belirtilmesi yerinde olacaktır.

5. Sonuç

657 sayılı Devlet Memurları Kanununda, disiplin hukukuna ilişkin zamanaşımı süreleri kesin olup, kanun koyucu bu sürelerle ilgili zamanaşımını kesen veya durduran bir sebep öngörmemiştir. Kanundaki bu açık düzenleme karşısında yorum yapmak, kıyasa başvurmak gibi yöntemlerle zamanaşımının kesilmesinden veya durmasından söz edilemez. Aksi takdirde yasa koyucunun yetkisi ortadan kaldırılmış olur ki, hukuk düzeni bunu kabul etmez. Yargı mercileri de Anayasaya aykırılık olmadığı müddetçe bu yetkiyi ortadan kaldıramaz. Yargı mercileri, kararlarında kanunlarla açıkça düzenlenmiş konularda bu düzenlemelerin dışına çıkamazlar. Dolayısıyla disiplin cezasına ilişkin işlemlere karşı yargı yoluna başvurmak da zamanaşımını kesemez veya durduramaz.

Yargı mercilerince verilen kararların idari mercilerce geciktirilmeksizin yerine getirilmesi konusuna gelince, yargı mercileri iki yıllık zamanaşımı süresi içinde karar vermiş ise idareler bunun gereğini yerine getirmek durumunda kalacaktır. İki yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra verilen yargı kararlarında ise, karar konusuz kaldığından veya zamanaşımı dolayısıyla yasal olarak kararın yerine getirilmesi imkansız olduğundan herhangi bir işlem yapılmaması daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

KAYNAKÇA

[1] Ankara Defterdarlığı Personel Müdürlüğü

[2] Güncel Türkçe Sözlük, TDK.

3 Anayasa Mahkemesi Kararı, 20.10.2011, E.2010/28, K.2011/139.

4 657 s. DMK, Md. 135.

5 Ankara 15. İdare Mahkemesi, 26.11.2020, E.2019/1937, K.2020/1651.

6 Uğur SÖKMEN, Personel Kanunu, İzmir 2015, s.666.

7 Danıştay 12. Daire, 20.10.2013, E.2012/2857, K.2013/11887.

8 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesine İlişkin Rehber, 31.08.2019, s.78, https://www.echr.coe.int/Documents/Guide_Art_6_TUR.pdf

9 Danıştay 5. Daire, 26.04.2017, E.2016/26628, K.2017/11769. ⁹ Personel Konularına İlişkin Mütalaalar, T.C. Maliye Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü, Yayın No:1999/2, Eylül-1999, s



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir