İLAMA BAĞLI BORÇLARIN ÖDENMESİ

admin (Tüm Yazıları)

Rahmi UYSAL

İç Denetçi[1]

1. Giriş

Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre ilamın anlamı; bir davanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmi belgedir. Bir mahkeme kararı ile ödenmesine hükmedilen anapara, faiz, tazminat, ceza ve yargılama giderleri gibi her türlü ödemenin tamamı ise ilama bağlı borç olarak tanımlanmaktadır. İlamlarda bu unsurların biri, birkaçı veya tamamı bulunabilmektedir. İlama bağlı borçlar adli ve idari mahkemelerce verilen kararlara istinaden olabileceği gibi koruma tedbirleri nedeniyle açılan tazminat davalarına (bu davalarda adli davalar içerisinde olmasına rağmen ödemeler içindeki tutarının yüksekliğinden dolayı ayrı değerlendirilmiştir) ilişkin de olabilmektedir. Ayrıca idari mahkemeler ile koruma tedbirleri nedeniyle açılan tazminat davalarına ilişkin ilamların yasal ödeme süresi içerisinde ödenememesi veya kesinleşmesi gerekmeyen adli mahkeme ilamlarının ilgililerince icraya verilmesi sonucu, ilama bağlı borçlar icra kararlarına göre de ödenebilmektedir. İlama bağlı borçların ödenmesinde dikkat edilecek hususlar ilamın türüne göre değişkenlik göstereceğinden bu makalede koruma tedbirleri nedeniyle açılan tazminat davalarına ilişkin ilamlar, adli mahkemelerce verilen ilamlar ve idari mahkemelerce verilen ilamlar olarak incelenecek ve ödemelerde dikkat edilmesi gereken hususlara ayrıca vurgu yapılacaktır.

2. İlam Türleri

2.1 Koruma Tedbirleri Nedeniyle Açılan Tazminat Davaları

Koruma tedbirleri nedeniyle açılacak tazminat davalarına ilişkin hususlar, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ile 144’üncü maddelerinde düzenlenmiştir.

2.1.1 Tazminat Davası Açılabilecek Durumlar

Ceza Muhakemesi Kanununun 141’inci maddesine göre suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

  • Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
  • Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
  • Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
  • Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
  • Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
  • Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,

[1] Hazine ve Maliye Bakanlığında İç Denetçi

  • Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
  • Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
  • Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
  • Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
  • Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkanlarından yararlandırılmayan,

Kişiler, maddi ve manevi her türlü zararlarını, Devletten isteyebilmektedirler. Ancak, uygulamada genellikle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ya da yargılama sonunda beraat kararı sonrasında haksız gözaltı ve tutuklama nedeniyle uğranılan zararların tazmini amacıyla kişiler tarafından maddi ve manevi tazminat davaları açılmaktadır.

2.1.2 Tazminat İsteminin Koşulları

Kanuna göre, ilgililer karar veya hükümlerin kesinleştiğinin kendilerine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunabileceklerdir.

İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanmaktadır.

Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödenmektedir. Ancak, ödenecek miktarın Tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamayacağı Kanunda hüküm altına alınmıştır.

Tazminata ilişkin mahkeme kararları, kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadan icra takibine konulamamaktadır. Kesinleşen mahkeme kararında hükmedilen tazminat ile vekâlet ücreti, davacı veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirimin yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde ödenmemesi durumunda karar genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunabilecektir.

2.2 Adli Mahkeme İlamları

Mevzuata göre, (özel kanunlarında bulunan hükümler saklı kalmak şartıyla) genel olarak adli mahkemelerce verilen ilamların ödenmesi için borçluya verilmiş bir ödeme süresi bulunmamaktadır. Alacaklı isterse ilamdaki borcun ödenmesini idareden isteyebileceği gibi doğrudan icra takibi de başlatabilir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 367’nci maddesine göre, bir hükmün temyizi kural olarak icrayı durdurmaz. Kural bu olmakla beraber, taşınmazlar üzerindeki ayni haklara, aile ve şahsın hukukuna ilişkin kararlar kesinleşmedikçe icra olunamazlar. Bu ve benzeri istisnai durum dışında kalan kararlar, temyiz talebine rağmen icra kabiliyetini haizdir. Bu nedenle, Hazine veya diğer idareler aleyhine verilen kesinleşmeden infaz edilebilecek kararlara karşı kanun yoluna müracaat esnasında “İcranın geri bırakılması (tehir-i icra)” talebinde bulunulması hususu önemlidir.

2.3 İdari Mahkeme İlamları

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28’inci maddesinde; Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği, konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirim tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yatırılacağı, bu süre içinde ödeme yapılmaması halinde genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunacağı hüküm altına alınmıştır. Kanunun bu hükmüne göre idari mahkeme ilamlarının ödenmesinde ilamın kesinleşmesine gerek yoktur. İlam idareye bildirim tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ödenmezse ilgilisi ilam kesinleşmemiş bile olsa idare aleyhine icra takibi başlatabilecektir.

3. İlama Bağlı Borç Ödemelerinde Eklenecek Belgeler

İlama bağlı borç ödemelerinde ödeme emri belgesine bağlanacak belgeler, Merkezi Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliğinin 29’uncu maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; ilama bağlı borçlar, mahkeme ve icra harçları ile davacıya veya vekiline yapılacak vekalet ücreti ödemelerinde aşağıdaki belgelerin aranması gerekmektedir.

  • Kanunları gereği ilamın icrası için kesinleşmiş olma şartı aranan hallerde kesinleşmiş mahkeme ilamı,
  • Yetkili merci tarafından icrasının geri bırakılmasına (yürütülmesinin durdurulmasına) karar verilmeyen mahkeme ilamı,
  • Davaya veya icraya intikal ettikten sonra veya intikal etmeden önce sulh yoluyla bir hakkın tanınmasından dolayı doğan borçların ödenmesinde, mahkeme kararı yerine mevzuatı gereği sulha yetkili makam veya merci kararı ve sulhname veya hakem kararı.

Ayrıca 08.03.2007 tarih ve 26456 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 24 sıra no.lu Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliğinin “Avukatlara yapılacak vekalet ücreti ödemelerinde aranacak belgeler” başlıklı 12’nci maddesinde; Merkezî Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliğinin 29’uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile 62’nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, idare aleyhine sonuçlanan davalar ve ilama bağlı borçlar nedeniyle karşı tarafın avukatına yapılacak vekalet ücreti ödemelerinde; ödemenin doğrudan avukata yapılması halinde serbest meslek makbuzunun ilgili maddede sayılan diğer belgelerle birlikte ödeme belgesine bağlanacağı, ödemenin doğrudan icra dairesine yapılması halinde ise serbest meslek makbuzunun aranmayacağı ifade edilmiştir.

4. İlama Bağlı Borç Ödemelerinde Yapılacak Kesintiler

İlama bağlı borç ödemelerinden damga vergisi kesintisi ile ödemenin içerisinde vekalet ücreti bulunması durumunda ayrıca gelir vergisi stopajı yapılması gerekmektedir.

4.1 Damga Vergisi

İlama bağlı borç ödemelerini oluşturan unsurların 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (1) Sayılı Tablo’da yer alıp almama durumuna göre damga vergisi kesintisi yapılması hususunun değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Ancak icra dairelerine yapılan ödemelerden damga vergisi kesintisi yapılmaz. Kanaatimizce, damga vergisinin kesilebilmesi için ilamın içindeki ödeme kalemlerinin 488 sayılı Kanuna ekli (1) Sayılı Tablo’da yer alması gerekir. Örneğin; Hazine ve Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün 11/3/2005 tarihli ve 8600 sayılı yazısında kanuni kesintilere ilişkin olarak verilen örnek 1’de ilamın hüküm kısmında ödenmeyen harcırahın davalıya ödenmesine karar verildiğinden harcırah ödemesi (1) Sayılı Tablo’da yer aldığından damga vergisine tabi olacaktır. Ancak ilamın içerisinde (1) Sayılı Tablo’da yer almayan (örneğin koruma tedbirleri nedeniyle ödenen maddi-manevi tazminat) bir ödeme kaleminin olması durumunda damga vergisinin kesilmemesi gerektiği değerlendirilmektedir. Bu nedenle idarelerin tereddüt ettiği hususlarda ilgili yerlerden görüş almalarının faydalı olacağı aşikardır.

4.2 Gelir Vergisi Stopajı

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinde; kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler maddede sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları ifade edilmiştir. 7194 sayılı Kanunun 16’ncı maddesi ile de söz konusu maddeye “9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini (icra ve iflas müdürlüklerine yatırılanlar dâhil) ödeyenler tarafından gelir vergisi tevkifatı yapılır.” hükmü ek fıkra olarak eklenmiştir.

Ayrıca 311 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği “Vekalet ücretlerinde vergi tevkifatı uygulaması” başlıklı 25’inci maddesi hükmü şu şekildedir;

(1) 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında gelir vergisi tevkifatı yapmaya mecbur olan kişi ve kurumlar belirtilmiş ve aynı maddenin birinci fıkrasının; (1) numaralı bendinde hizmet erbabına ödenen ücretlerden 103 üncü ve 104 üncü maddelere göre, (2) numaralı bendinin (b) alt bendinde ise yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemeler üzerinden 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

(2) 7194 sayılı Kanunla yapılan düzenlemeyle, mahkemelerce veya icra ve iflas müdürlüklerince karşı tarafa yükletilen, avukatlara ait olan ve serbest meslek kazancına dahil edilmesi gereken vekalet ücretleri üzerinden, kimlerin tevkifat yapmakla yükümlü olduğu hususuna açıklık kazandırılmıştır. Buna göre, 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılanlar tarafından 2004 sayılı Kanun ile 1136 sayılı Kanun uyarınca karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin;

a) Borçlu (davayı kaybeden) tarafından doğrudan avukata ödendiği durumlarda, borçlu (davayı kaybeden) tarafından,

b) Borçlu (davayı kaybeden) tarafından avukata ödenmek üzere icra ve iflas müdürlüklerine yatırıldığı durumlarda, borçlu (davayı kaybeden) tarafından,

c) Borçlu (davayı kaybeden) tarafından alacaklı (davayı kazanan) tarafa ödendiği durumlarda, alacaklı (davayı kazanan) tarafından avukata ödeme yapılması esnasında,

Gelir Vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

(3) 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılmayanlar, diğer bir ifadeyle tevkifat yükümlülüğü bulunmayanlar tarafından yapılan vekalet ücreti ödemeleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır.

(4) Vekalet ücretini ödemekle yükümlü olanlarca, ücretli olarak çalışan avukatların işverenlerine yapılan vekalet ücreti ödemelerinden tevkifat yapılmayacak, işverenin vekalet ücretini avukata ödemesi esnasında ise işverence ücret hükümlerine göre tevkifat yapılacaktır.

(5) Mahkeme kararında “KDV hariç” şeklinde bir ifadenin yer almaması halinde, vekalet ücretinin KDV dahil olduğu kabul edilir ve iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle hesaplanan KDV, düzenlenen serbest meslek makbuzunda gösterilir. Bu durumda gelir vergisi tevkifatının KDV hariç tutar üzerinden yapılması gerektiği tabiidir.

(6) İcra işleminin durdurulması için, ilama karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran borçlunun ilamın icrasını durdurabilmek için takip edilen vekalet ücreti dahil borç tutarı için teminat verildiği ve istinaf veya temyiz başvurusunun reddedilmesi üzerine teminata konu paranın alacaklının avukatına ödendiği durumlarda, vekalet ücretine ilişkin nakden veya hesaben ödemenin ne zaman gerçekleşeceği bilinemeyeceğinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır. Aynı şekilde, icra işlemleri sonucu borçluya haciz uygulanması ve hacze konu mallarının satılması veya borcun, kefil ve benzeri üçüncü kişilerden tahsil edilmesi durumlarında da borçlunun gelir vergisi tevkifatı yapması söz konusu olmayacaktır. Bu durumlarda da serbest meslek erbabı olan avukat tarafından borçlu adına serbest meslek makbuzu düzenlenerek avukat tarafından elde edilen tevkifata konu olmayan vekalet ücreti, serbest meslek kazancına dahil edilerek ilgili geçici vergilendirme dönemleri ve yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilecektir.

5. İlama Bağlı Borçların Zamanında Ödenememesi Sonucu Kamu Zararının Ortaya Çıkabilmesi

İlgilisinin talebinden itibaren belirli bir sürede ödenmesi kanunlarla belirlenen ilama bağlı borçların ödenememesi; ilgilisi tarafından icra yoluna başvurulması sonucunu doğurabilecektir. Bu durumda, her yıl Resmi Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan tutarda icra vekalet ücreti ve icra masrafları ödenmesi söz konusu olabileceğinden kusurlu bulunan personel hakkında, Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre işlem yapılması sonucunu ortaya çıkarabilecektir. Bu nedenle ilgilisinin talebinden itibaren kanunlarla belirlenmiş ödeme süresi bulunan ilama bağlı borçların icraya verilmeden önce zamanında ödenmesi büyük önem arz etmektedir.

6. İlama Bağlı Borçların Ödenmesinde Dikkat Edilecek Hususlar

İlama bağlı borçların ödenmesinde aşağıda maddeler halinde sıralanan hususlara harcama birimlerince dikkat edilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

  • Mükerrer ödemeye sebebiyet verilmemesi için öncelikli olarak ödeme talebinin daha önce yapılan ödemeler içinde olup olmadığının kontrol edilmesi,
  • Merkezî Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliği ile belirlenen belgelerin ödeme emri belgesine eklenmesi,
  • İlama bağlı borcun ödenmesi için idareye verilen başvuru dilekçesindeki tutarın ilam ile karşılaştırılarak doğruluğunun sağlanması,
  • İlama bağlı borcun icra yoluyla ödenmesinin talep edilmesi halinde, icra dairesince gönderilen icra emri ve icra hesap tablosunun ilam ile karşılaştırılarak doğruluğunun sağlanması,
  • Ödeme aşamasına gelen ilama bağlı borçların ödenebilmesi için ödeneği gönderecek birimden zaman kaybetmeden ödenek talep edilmesi,
  • Kanunen kesinleşmesi gereken ilamların kesinleşmeden talep edilmesi halinde ödeme yapılmaması,
  • Faiz hesaplamalarında faizin başlangıç tarihinin ilama uygunluğuna dikkat edilmesi, ödeme günü dikkate alınarak faizin bitiş tarihinin belirlenmesi,
  • Hem ilamda belirtilen vekalet ücreti hem de icra vekalet ücretinden gelir vergisi tevkifatı yapılması, gelir vergisi tevkifatının matrahı hesaplanırken vekalet ücretine ait katma değer vergisinin düşülmesi,
  • Ceza Muhakemesi Kanununun 142’nci ve İdari Yargılama Usulü Kanununun 28’inci maddesi uyarınca, ilama bağlı borcun ödenmesi için davacının veya vekilinin önce idareye başvuru yaparak banka hesap numarasını bildirmesi gerektiğinden, bu borçlarda idareye başvuru yapılmaksızın ilamın icraya konulması halinde derhal icra işlemine itiraz edilmesi,
  • 492 sayılı Harçlar Kanununa göre genel bütçeli idarelerin harçtan müstesna tutulması nedeniyle, kararda idare aleyhine hükmedilen harç var ise söz konusu harcın düşülmesi için genel bütçeli idarelerin yetkili hukuk birimince karara itiraz edilmesi,
  • Mülga Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün 5003 sayılı Genel Yazısı ve Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün 8600 sayılı Genel Yazısı doğrultusunda ödenek talep edilmesi,
  • 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca beraat eden sanık lehine hükmedilen vekalet ücreti ödemeleri, beraat kararını veren mahkemenin bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ödendiğinden bu konuda idarelere yapılacak taleplerin ivedilikle ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi.

7. Sonuç ve Öneriler Merkezi yönetim bütçesi içerisinde yer alan kurumların ilama bağlı borç ödemeleri yıldan yıla artış göstermekte bu da idarelerin iş yükünü arttırmaktadır. Özellikle kanunla ödeme süresi konulmuş olan koruma tedbirleri nedeniyle tazminat ödemeleri ile idari yargı ilamları ödemelerinin talep tarihinden itibaren 30 gün içerisinde ödenememesi; ilamın icraya konulması sonucunda oluşan icra vekalet ücreti ve icra masrafları nedeniyle Hazinenin mali yükünün artmasına neden olmaktadır. İlama bağlı borçların süresinde ödenememesinin en önemli nedeni de genellikle talep anında ödeneğin olmamasıdır. Talep tarihinden itibaren başlayan 30 günlük sürenin; ödenek temin edilmesi, tahakkuk ve ödeme süreçleri için yetersiz kaldığı düşünülmektedir. Bu nedenle, ilama bağlı borçların Hazineye ek mali yük getirmeden ödenebilmesi için ya Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru ödemelerinde olduğu gibi ödeme süresinin 4 aya çıkarılması ya da ilamların ödenek gönderme belgesi aranmaksızın muhasebe yetkilileri tarafından ödenebilmesi için Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun E Cetveline hüküm konulması hususunun önemli olduğu değerlendirilmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir