TESLİM: MAL ALIMLARI AÇISINDAN BİR DEĞERLENDİRME

Mali Kılavuz (Tüm Yazıları)

Adem TUNÇ

                                                                                                            İç Denetçi

İhale sürecinde yer almayan teslim kavramı Kamu İhale Kurulu tarafından yeterli düzeyde ihale mevzuatında yer almamıştır. Ancak bu durumun sebeplerinden biri başta bahsettiğimiz ihale süreciyle ilişkili bir konu olmamasıdır. Kaldı ki 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 53 üncü maddesinin “b” fıkrasında Kamu İhale Kurumunun görev ve yetkileri arasında sözleşme imzalanmasından sonraki süreçler yer almamaktadır. Söz konusu fıkranın birinci bendindeki: “İhalenin başlangıcından sözleşmenin imzalanmasına kadar olan süre içerisinde…” hükmü de ifadelerimizi açıklığa kavuşturmaktadır.  Bu bakımdan teslim konusu ihale mevzuatı ve diğer mevzuatlar açısından da değerlendirilmelidir.

Uygulamada muayene ve kabul işlemleriyle karıştırılan bu kavram işin muayenesinden önce gerçekleşmesi gereken bir durumdur. Kaldı ki Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin ekinde yer alan tip sözleşmenin 34.6 ncı bendindeki; “İdareye süresi içerisinde teslim edilen malların muayene ve kabulü için İdare tarafından yapılan inceleme sırasında geçen süreler işin süresinden sayılmaz.” hükmü de muayene ve kabulün teslimden sonraki bir aşama olduğunu ve bu aşamada geçen sürelerin işin süresinden sayılmayacağını açıkça ifade etmektedir. 

Bu bakımdan teslim konusunun nasıl yapılacağının açıklığa kavuşturulması önem arz etmektedir. Sözleşmelerde bu konunun nasıl yapılacağının açıkça belirtilmesi gerekmekte olup belirtilmediği durumlarda genel hükümlere göre teslim konusunun nasıl gerçekleştiğinin bilinmesi ile ilgili mevzuatlar göz önünde bulundurulmalıdır.

Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin I/A-2 nci bölümünde teslim: “3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 2 nci maddesine göre teslim, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya onun adına hareket edenlere devredilmesidir. Bir malın alıcı veya onun adına hareket edenlerin gösterdiği yere veya kişilere tevdii de teslim hükmündedir.

Malın alıcıya veya onun adına hareket edenlere gönderilmesi halinde, malın nakliyesinin başlatılması veya nakliyeci veya sürücüye tevdi edilmesi de mal teslimidir…” şeklinde açıklanmıştır.

Bu yönüyle düşünüldüğünde kısaca bir mal üzerindeki tasarruf hakkının devredilmesi olarak tanımlanan teslim faaliyetini idare ne ile ispatlayacaktır? Konu mevzuatta açıkça ifade edilmemekle birlikte kanaatimizce Vergi Usul Kanununun 230 uncu maddesinin ilk fıkrasının 5 inci bendince düzenlenen, malın taşınmasını belgeleyen ve malın taşınması esnasında bulunması gereken Sevk İrsaliyesi teslimin somut kanıtlarından biri olarak düşünülmektedir.

Sevk irsaliyesi düzenlenmeyen hallerde (malın satıcının işyerinde teslim edilmesi durumunda, müstehlike veya gerçek usulde vergi mükellefi olmayanlarla yapılan işlemlerde, Vergi Usul Kanununun 234 üncü maddesinde yazılı hallerde…) teslim; fatura, perakende satış fişi, yazar kasa fişi veya müstahsil makbuzu veya gider pusulasıyla belgelenebilir. Burada dikkat edilmesi gereken konu fatura ve sayılan diğer fiş, makbuz veya pusulalar mevzuat hükümlerince sevk irsaliyesi düzenlenmeyen durumlarda teslimi belgelemektedir. Örneğin fatura, Vergi Usul Kanununun 231 inci maddesinin 5 inci fıkrasına göre mal teslim edildikten itibaren azami yedi gün içerisinde düzenlenir. Bu yönüyle faturayı doğrudan teslimi tevsik eden bir belge olarak ele almamak gerektir. 

Ayrıca yukarıda verilen mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere teslimin yani kısaca bir mal üzerindeki tasarruf hakkının devredilmesinin sevk irsaliyesi veya diğer teslimi kanıtlayan belgeler ile tarafların bir tutanakla teslimin gerçekleştiğini gösteren irade beyanları veya firmanın teslimin yapıldığına dair irade beyanını içeren idareye yazdığı yazının da idarece itiraz edilmediği sürece teslimin belgelendiği kanaati ortaya çıkmaktadır.

Akla gelen ilk soru teslim neden önemlidir? İlk cevap tedarikçinin işi zamanında teslim edip etmediğinin kontrol edilmesidir. Bu kontrol idareye sözleşmedeki cezai işlemlerin uygulanması açısından bir tarih ortaya koyacaktır. İkinci olarak rekabetin sağlanması açısından teslimin firmalar açısından bir yaptırımının olması teslimin zamanında gerçekleşmesi motivasyonunu arttıracaktır. İdare açısından ise ihalenin temel ilkelerinden olan ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ilkesinin sağlanması açısından konu önem arz etmektedir.

Teslimin nasıl yapılacağıyla ilgili ise: İyi uygulama örneği olarak Devlet Malzeme Ofisi tarafından çıkarılan Devlet Malzeme Ofisi Mal Alımları Denetim, Muayene Ve Tesellüm Yönetmeliği kapsamında teslimin nasıl yapılacağı mevzuatsal olarak standartlara bağlanmıştır. Bu yönüyle uygulama farklılıklarını ortadan kaldırmak ve oluşabilecek tereddütlerin idareler yönüyle giderilmesi anlamında söz konusu iyi uygulama örneğinde olduğu gibi standartların ve teslimin nasıl yapılacağının genel hatları itibariyle belirlenmesi kanaatindeyiz.

Söz konusu yönetmelikteki konumuz ile ilgili 14 üncü maddenin ilk fıkrasında: “Malın muayene komisyonu tarafından muayenesine başlanabilmesi için aşağıdaki işlemlerin tamamlanması gerekir.

a) Yüklenici, malı ilgili Ofis deposuna teslim ettiğinde veya siparişte belirtilen yerde muayeneye hazır olduğunda muayene işlemine başlanması için Ofise yazılı olarak müracaat eder.

b) İlgili Ofis deposuna teslim edilen malın, tesellüm komisyonunca geçici tesellümü yapılıp geçici tesellüm tutanağı düzenlenir ve …” ayrıca Tesellüm Komisyonlarının Görev ve Sorumlulukları başlıklı 24 üncü maddesinde: “(1) Tesellüm komisyonlarının görev ve sorumlulukları aşağıda belirtilmiştir.

a) Yüklenici tarafından getirilen malları geçici olarak teslim alır ve geçici tesellüm tutanağını düzenler.

b) Muayenesi yapılan ve tesellümüne karar verilen malın, muayene raporuna istinaden kati tesellümünü yapar. Ambar giriş pusulası düzenler ve ilgili birim veya taşra teşkilatı yetkililerinin onayına sunar.

(2) Tesellüm işi malların mahiyetine göre saymak, tartmak, ölçmek ve haricî bir noksan ve hasar bulunup bulunmadığını tespit etmek suretiyle yapılır.” verilen hükümler iyi uygulama örneği açısından önem taşımaktadır.

Bu bilgiler ışığında ihale mevzuatının konuya ilişkin getirdiği serbestiyetin ölçüsü nedir? Bunu anlamak açısından örneğin Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin ekinde yer alan Tip Sözleşmenin 10.3. Teslim Programı ve Teslim Tarihi başlıklı bölümünün 16 sayılı dip notunda: “Alım konusu malın veya malların teslim şartları ile teslim tarihleri belirtilecektir. İdare, alım konusu malın veya malların tamamının bir defada teslimine veya kısmi teslimine uygun olarak bu maddede gerekli düzenlemeye ve açıklamaya yer verecektir. Bu maddede yapılan düzenleme, şartnamelerde yapılan düzenleme ile uyumlu olacaktır.” yer alan ifadeler teslim şartlarında herhangi bir sınırlama getirmemiştir.

Ancak Mal Alımları Denetim Muayene Ve Kabul İşlemlerine Dair Yönetmeliğin 11 inci maddesinin ilk fıkrasının “a” bendinde: “Yüklenicinin malı ihale dokümanına uygun şekilde teslim etmesi veya dokümana uygun olarak teslime hazır hale getirildiğini idareye bildirmesinden itibaren en geç beş işgünü içinde idarece muayene ve kabul işlemlerine başlanır.” yer alan hükümler ise konuyu bazı sınırlamalara tabi tutmaktadır. İlk durumda ihale dokümanına uygun teslim yer almakta, ikinci durumda ise bu dokümana uygun olarak teslime hazır hale getirildiğinin idareye bildirilmesi ile zorunlu bir muayene sürecinin başlanması durumudur. Peki, doküman yeterli tanımlamalara yer vermekte midir? İdareye yazılan söz konusu mevzuatta geçen yazı teslim/geçici teslim yerine geçer mi? Makalenin ortaya çıkış nedeni olan bu soruların cevabı kesin ve anlaşılır mıdır?

Dolayısıyla verilen bu serbestiyetin idareler açısından büyük bir kolaylık sağlayacağı düşünülse de bazı durumlarda bütüncül bir idare anlayışı açısından uygulamada bazı tereddütlerin oluşacağı görülmektedir. Kaldı ki yıllarca yaptığımız denetimlerde konunun bazen muayene ve kabul ile karıştırıldığı bazen işin nasıl yapılacağının ve öneminin anlaşılamadığı görülmüştür. Sözleşmelerde verilen serbestiyet ise işin uzmanlarınca yürütüldüğü durumlarda belki sorun çıkarmayacak ancak idarenin sürekliliği açısından yenilenen ve değişen personeller açısından uygulama karmaşasını getirecektir.

Yukarıda bahsettiğimiz gibi; uygulama farklılıklarını ortadan kaldırmak ve oluşabilecek tereddütlerin idareler yönüyle giderilmesi anlamında standartların ve teslimin nasıl yapılacağının genel hatları itibariyle belirlenmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir